Polivagal teori Vagus sinirinin vücuttan beyne doğru akan etkilere bağlı ve duyarlı olduğunu savunan bir teori olarak biliniyor. Bu teori terapide pek çok farklı şekilde kullanılıyor ve kullanılması ile elde edilen avantajların daha uzun bir listeye sahip olması da dikkat çekici. Teori 1994 yılında Chicago’da bulunan bir üniversitede araştırma yapan bir profesör tarafından geliştiriliyor.
Evrimsel Biyoloji ve Nörolojiye Dayanan Gözlemler ile Meydana Gelen Polivagal Teori
polivagal teori evrimsel biyoloji ve nörolojiye dayanan gözlemlerle alakalı olarak ortaya atılmış bir teori olarak biliniyor. Kardiyak ve sindirim sistemi değişiklikleri gibi fiziksel reaksiyonların insanların yüz ifadeleriyle bağlantılı olduğunu iddia eden bu teori iç organlarımızın deneyimleriyle etrafımızdaki insanların ses ve yüzleri arasında bağlantılar olduğunu dile getiriyor. Nazik bir çehre ya da yatıştırıcı bir ses tonu insanın hissettiklerini önemli bir ölçüde değiştirebiliyor.
Hayatınızda bunlar önemli insanlar tarafından görüldüğünü ve duyulduğunu bilmek sizleri sakinleştirmekte ve güvenli hissettirmektedir. Zihinsel çıkışı oldukça hızlı şekilde harekete geçirir. Tüm bu etkenler polivagal tarafından iddia edilen teoriler olarak değerlendirilebilir. Teoriye göre gelişmiş işlevler başarısız olduğunda en ilkel işlevler daha etkin hale gelir. Yani ruhsal problemler ve buna bağlı olarak meydana gelen sağlık problemleri otonom sinir sisteminin işlevlerinden kaynaklanır.
Kişi tehlike veya tehdit hissettiğinde tehditle savaşma güdüsüne sahip olur. Fakat savaşma güdüsü her zaman aksiyon almak ve harekete geçmek anlamına gelmez. Kişi 2 farklı şekilde savaşabilir. Bunlardan biri kaçmak diğeri ise ne yapacağını bilemeyecek dona kalmak anlamına gelir. Deprem, saldırı, salgın gibi gözle görülür somut bir tehlike olabileceği gibi tehdit aynı zamanda terk edilme, eleştirme, özgüven gibi kaygılar da olabilir. Dolayısıyla tehdit denildiğinde akla yalnızca fiziksel değil zihinsel olarak gerçekleşen tehditler de gelmelidir.
Mekanizma otonom sinir sistemi tarafından otomatik olarak devreye girer ve böylelikle herhangi bir travmatik yaşantı sonrası bozuntuya uğrar. Bu gibi durumlarda sistem sürekli olarak alarm halinde olduğu için sinir sistemi aktivasyonu meydanına gelir ya da hareketsiz şekilde teslim olma moduna geçilir. Tüm bu düşünceler polivagal teori etkisi içerisinde yer alır.
Sistemin Kendi Kendini İyileştirme Kapasitesinin Farkına Varın
Hayatın nasıl devam ettireceğiniz otonom sinir sisteminizi direkt olarak belirler. Mekanizma birey henüz bebekken şekillenmeye başlar fakat beyin sürekli olarak değişimini sürdürmeye devam eder. Beyinde bulunan sinir hücrelerinin psikoterapi yerini davranış örtüleri ve yaşantılarıyla değiştiğini ancak yeni sinir hücrelerinin oluştuğu ise araştırmalar ile kanıtlanmış bir konu haline gelmiştir.
Sistemin kendi kendini iyileştirme kapasitesi oldukça yüksektir fakat bazı durumlarda iyileştirme kapasitesinin tetiklenmesi için bir rehbere ihtiyaç duyulur. Değişim başladığı an domino taşı gibi devamı gelecek ve buna bağlı olarak sistemin tek bir yerinde meydana gelen değişim diğer yerlerdeki değişimi de tetikleyecektir. Dolayısıyla birçok farklı yerdeki değişimin tetiklenmesi ve olumlu sonuç alınması terapide polivagal teori kullanımıyla gerçekleşir.
Sistemleri Polivagal Teori ile Tanıyın
Bu teoriye bağlı olarak sinir sisteminde ilk gelişen sistem parasempatik sistem olarak bilinir. Parasempatik sistem ise sindirim sistemi olarak bilinir ve ilkel canlılarda hayatta kalmak için yalnızca sinirlerim sisteminin olmasının yeterli olması teoriyi kanıtlar niteliktedir. İlkel canlılardan en gelişmiş canlılara kadar tüm canlılarda mevcut olan parasempatik sistem tehdit ya da tehlike algılandığı anda ilkel savunma mekanizmasını da sisteme dahil eder. Teslim olma hali hareketsizlik veya dona kalmak tehlike anındaki tüm organlarda kamp toplanmasına ve teslim olma haline geçilmesine yol açar.
İkinci gelişen sistem ise otonom sinir sistemi ve bir sonraki ise sempatik sinir sistemi olarak bilinir. Tehdit algılandığı takdirde kaç yıldır savaş mekanizmasının devreye girmesini sağlayan sistemler bu iki sistemdir.
Polivagal teori nedir daha sakin ve daha güvende hissetmeye yardımcı olan bir teori olduğunu ve bu teorinin genellikle terapi için tercih edildiğini söylemek mümkün. Pek çok farklı amaç doğrultusunda kullanılan ve birçok farklı terapide yer edinmeyi başaran bu teori sayesinde terapide tedavi süreci daha kısa haline gelmekte ve iyileşme süreci hızlanmakta. Bu doğrultuda en çok merak edilen konuların arasında ise teorinin terapiye ne şekilde dahil edildiği var.
Panik Atak Ve Öfke Sorunlarını Polivagal Teori ile Geride Bırakın!
Teorinin terapiye dahil edilebilmesi için terapi gerçekleştirilen uzmanın bu konuda yeterince bilgiye sahip olması ve mutlaka deneyimli olması gerekiyor. Kişinin herhangi bir deneyime sahip olmadığı bu gibi konularda terapi vermesi yanlış sonuçlar doğurabiliyor. Bu noktada terapiyle ilgili merak edilen bir diğer önemli soru ise hangi rahatsızlıklar için tercih edildiği ve ne gibi avantajlar yarattığı oluyor. Polivagal teorinin uygulanmasıyla birlikte pek çok farklı avantaj yaratıldığını söylemek mümkün. Terapide tercih edilmesini sağlayan problemler arasında ise;
- Sıkıntı ve anksiyete,
- Panik atak,
- Öfke sorunları,
- Konsantrasyon kaybı ve odaklanmada zorluk,
- Yüksek tansiyon, kalp rahatsızlıkları veya yüksek kolesterol gibi problemler,
- Bellekte meydana gelen bozukluklar,
- Hastalıklara karşı yükselmiş yatkınlık ve uyku bozuklukları.
Bu gibi sebepler doğrultusunda meydana gelmesi gereken terapi sürecine teori dahil edildiği takdirde elde edilen avantajlar çok daha uzun bir listeye sahip hale geliyor. Acının deneyimlenecek bir durum olmadığını iddia eden bu teori sayesinde kısa süre içerisinde psikolojik problemler sebebiyle meydana gelebilecek rahatsızlıklar minimize ediliyor.Dolayısıyla polivagal teori uygulaması pek çok farklı psikolojik rahatsızlık için tercih edilen bir uygulama haline geliyor.