Psikoloji insan ve hayvan davranışlarını inceleyen bilim dalı olarak nitelendirilen ve ruh bilimini inceleyen bilimdir. İnsanın daha anne karnına düştüğü ilk andan bu yana kendini ve etrafındaki diğer nesneleri anlamaya çalışmaktadır. Elbette, bu anlama çabası insanın yaşından, beyin gelişiminden ve sosyokültürel bağlamından koparılamaz. Örneğin soyut işlevleri gelişmemiş bir çocuk insanların dini alışkanlıklarını ve ritüellerini anlayamaz, dolayısıyla kendi kapasitesine uygun bir şekilde anlamlandırır. Bu yüzden çocuklar oruç tutmak deyince oruç adlı bir varlığın yakalanmaya çalışıldığını anlayabilir. Bunun gibi örnekleri türetmek mümkündür. Dolayısıyla bir bireyin psikolojisi, onun karakterinden bağımsız olmamaktadır. Ayrıca bu anlam arayışı 19. Yy ile birlikte sistematik bir şekilde gelişmeye başlamış, büyük de bir yol kat etmiştir.
İnsan zihnini anlamak, diğer insanların insanlar üzerindeki etkisine bakmakla sınırlı değildir. Psikanalisttik açıklamaların büyük bir kısmı, insanın daha anne karnındayken psikolojisinin oluşmaya başladığını öne sürmektedir. Çocuğun kendisini anneyle bir bütün hissettiği dönemde karşılaştığı nesneler, ilerleyen yaşlarında oynadığı oyuncaklar, ebeveynlerin rolü, yeme içme alışkanlığı ve daha pek çok şey psikolojisini etkilemektedir. Hayvanlar, bitkiler ve hatta mikroorganizmalar dahi, kişiden kişiye farklı durumlar ortaya çıkarabilir. İşte psikoloji tüm bunlarla ilgili kapsamlı araştırmalar yapan bilime verilen genel addır.
Psikoloji Tarihi
Psikoloji tarihi 19. Yüzyılda başlatılsa bile insanın davranışlar üzerinde fikir yürütmesi insanlık tarihi kadar eskidir. Eski Yunan filozoflarına bakıldığında insanların duygularının kalpten geldiğine olan inanç görülmektedir. Çünkü duygusal tepkilerimize göre ritmi değişmektedir. O zamanlar duyguların kalbi etkilediğine dair bir ayrım yapılmış olmasa da, kalbin ritminin duyguları oluşturduğu ön görülmüştür. Bu yüzden, bu basit neden sonuç ilişki insanlık tarihine pek çok iz bırakmıştır. Kalplerinin ritminin neden değiştiğini anlamayan insanlar, duyguları tanımlamaya başlamıştır.
Şu anda bilinen o dur ki; Psikolojinin babası Williem Wundt’tur. Çoğu kişinin bu noktada Freud’u görmeyi hedeflediği açık olsa da, Wunt Freud’dan daha eski bir rol üstlenmektedir. Wundt hafıza alanında yaptığı çalışmalar ile gündeme gelmiştir. Çağdaşlarından olan William James ise James’in Psikolojinin Prensipleri kitabı ile psikolojinin kalıplarını belirleyerek, psikoloji biliminin sistematik bir bilim dalı olmasını sağlamıştır. Özellikle bu iki önemli ismin attığı temel üzerine günümüzde peki çok branşı olan psikoloji bilimi ortaya çıkmıştır. Daha sonraları gelen Freud ise psikolog deyince aklımızda oluşan imgenin mucididir. İlk defa psikolojik rahatsızlıkların terapi ile giderilebileceğini ortaya koymuştur. Onun gördükleri neticesinde daha da gelişmeye başlayan psikoloji bilimi, yavaş yavaş bugünkü halini almıştır.
Psikolojik Tedavi Nedir?
Psikolojik Tedavi psikolojik patolojiler üzerinde yaplan çalışmalar sonrası hastaların iyileşme sürecidir. Bu noktada psikolojik rahatsızlıkların ne olduğuna detaylı bakmak gerekir. Aslında Psikolojik patolojiler normalin dışına çıkmak olarak tabir edilebilir. Elbette “normal” kavramının ne olduğunu da bu noktada açıklamak gerekir. Normal kelime kökeni olarak “norm” kelimesinden türemiştir. Normal yani normlara uygun olarak yorumlandığında patolojiler ancak seçilebilir. Yine de bu kısmın dahi yeterli olmadığını söylemek mümkündür. Çünkü örneğin depresyonu sebebiyle yaşadığı sıkıntıları şiirlerine yansıtan bir şair tedavi edilmeli midir? Bu ve buna benzer pek çok soru psikolojik rahatsızlıklar konusunda tanımlar yapmamızı zorlaştırır. Ayrıca bölgeden bölgeye değişen patolojiler de mevcuttur. Bazı ülkelerde psikoz gibi çok sıkıntılı bir sorun dahi normal olarak görülmektedir.
Psikolojik tedavi denildiğinde, kısa bir yorum yapmak yeterli olmamaktadır. Çünkü psikolojik tedavi de bazı yöntem ve aşamalardan oluşmaktadır. Pek çok yöntem, pek çok hastalık konusunda birebir etki sağlasa da, danışana uygun tedaviyi seçmek önemlidir. Ayrıca seçilen tedaviyi danışan da tanımalı ve kabul etmelidir. Bunlara örnek vermek gerekirse: Bilişsel Davranışçı Terapiler, EMDR terapisi, Dinamik Psikoterapiler, oyun terapileri vs. denilebilir.
Her terapi yönteminin kendine özgü yöntemleri vardır. Dolayısıyla terapi yönteminin seçilmesi kişinin rahatsızlığı ile alakadır. Kişinin hangisinin kendisine iyi geleceğine dair fikri oluşması için yardımcı psikoloji kitapları yardımcı olacaktır. Bu noktada psikolog ve psikiyatri uzmanları da büyük destekleyici görevi görmektedir.
Kimler Psikolojik Tedaviye İhtiyaç Duyar?
Psikolojik tedaviye ihtiyacın olup olmadığını anlamak, kişinin kendisinin verebileceği bir karardır. Kendini psikolojik anlamda yorgun ve sıkıntılı hisseden herkes, ister kısa süreli, isterlerse de dinamik kökenli yıllar süren tedavilerden faydalanabilir. Tedavi için bir patoloji aramaya gerek yoktur. Kişi bazı soruları kendilerine sorarak tedaviye yönlenebilecektir:
- Bu durum kişiye zarar veriyor mu?
- Veya kişinin çevresine zarar veriyor mu?
- Bu durum toplumun düzenini bozuyor mu?
- İşlevselliğe zarar veriyor mu?
- Durum hayat kalitesini düşürüyor mu?
- Başkalarına da zarar vermeye, dolaylı yoldan da olsa başladı mı?
Bu sorulardan birkaç tanesine olumlu cevap veren kişi, bir psikolog ya da psikiyatri ile görüşme sağlayabilir. Sağlanan görüşme sonrası danışanın farmakolojik tedaviye mi, yoksa psikoterapiye mi ihtiyacı olduğu belirlenecektir. Ayrıca psikolojik rahatsızlığa göre bunlardan bir tanesi veya ikisi birlikte kullanılmaktadır. Bu noktada bir psikoloji uzmanı ile ortak karar vermek en doğru noktadır.
Kişiler Nasıl Psikolog Olur?
Psikoloji uzmanı olmanın ülkemizde iki yolu vardır:
- Tıp fakültesi okuyarak hekim olmak ve daha sonrasında psikiyatri alanında uzmanlık alarak psikiyatrist unvanını almak.
- Psikoloji Bölümü okuyarak psikolog unvanı almaktır.
Ayrıca psikoloji mezunu olduktan sonra, isterlerse kişiler psikoloji branşlarına dair yüksek lisans yapar. Bu Psikoloji alt dallarından bazıları şunlardır:
- Sosyal Psikoloji
- Adli Psikoloji
- Klinik Psikoloji
- Gelişim Psikolojisi
- Endüstri Psikolojisi
- Öğrenme Psikolojisi
Nasıl Daha İyi Bir Psikoloji Sahibi Olunur?
Psikoloji uzmanlarına en çok gelen sorulardan biri de nasıl daha iyi bir psikolojiye sahip olunacağı ile ilgilidir. Bu noktada psikolog tavsiyesi büyük önem görmektedir. Öncelikle Freud’un Psikoloji bilimine en büyük katkılarından biri olan Psikoseksüel Gelişim dönemlerinin sağlık geçmesi gerekir. Eğer soru çocuk için soruluyorsa, anne babanın çok özenli davranması, çoğuna sürekli destek olması gerekir. Ayrıca çocuklarına sonsuz sevgi vermeleri, zaman zaman yaptıkları hataları telafi etmeleri gerekir. Dolayısıyla dilenecek basit bir özür, durumun nedenlerinin anlatılması dahi çocuğa güven verecek ve karmaşa oluşmasını engelleyecektir.
Tabi ki bu dönemlerin sağlıksız geçmesi düzelmeyecek bir durum değildir. Kişinin olduğu durumun farkında olması ve önce bunu kabul etmesi en önemli adımlardan biridir. Daha sonra fark edilen bu sorun ya da durum ile ilgili bir psikoloji uzmanından yardım almak yapılacak en doğru davranış şekli olarak kabul görür. Dolayısıyla kişinin yaşanılan durumla yüzleşmesi gerekecektir. Bir yardım alarak kişinin sorunuyla baş edebilmesi ya da kendini daha iyi tanıyabilmesi mümkün olur. Kişi sorunlarını tek başına çözüme kavuşturamadığı durumlarda, yapabileceği en sağlıklı adım budur.
Psikoloji Biliminde Freud’un Yeri
Psikoloji Biliminde, özellikle Freud’un yeri çok önemlidir. Kendisi topografik kuramı veya Psikoseksüel gelişim dönemleri kuramıyla yeni bir çağ başlatmıştır. İnsan davranışlarını anlama konusunda yeni kapılar açmıştır. Ayrıca insanların rahatsızlıklarının terapi ile de geçebileceğini, sorunların sadece fizyolojik sebeplerinin olmadığını da göstermiştir. Bu büyük dehanın yerini konuşmadan önce hayatına kısaca değinmek daha faydalı olacaktır.
Freud Kimdir?
Psikoloji biliminin en önemli kuramlarından olan bir olan psikanalizin kurucusudur. Freud Avusturya’da dünyaya gelmiş Yahudi bir ailenin çocuğudur. 40 yaşlarında bir babanın ikinci evliliğinden olan Freud, çocukluğundan itibaren parlak zekasını belli etmiştir. Kendisi 1881’de tıp öğrenimini bitirmiş ve ilgisi sebebiyle nöroloji alanında uzmanlaşmıştır. Sonuç olarak hipnoz ve insan davranışlarına olan merakı, kendisine hayal bile edemeyeceği şöhretin kapılarını açmıştır.
Psikoloji dünyası için ikonik bir karakter olan Anna O Vakası ile birlikte döneminde çok tartışılacak fikirlerini yayınlamıştır. İnsan ruhuna dair bu fikirler dünyada şok etkisi yaratmış ve bütün tartışmaları psikanaliz üzerine olmuştur. Ayrıca, psikoloji dünyasına ID, Ego ve Süper ego kavramlarını getirmiş, zihindeki çalkantılı savaşı ruh sağlığı çalışanlarına öğretmiştir. Bilinç dışının varlığı ve bunun kendini gösterme yolları hakkında sayısız eser vermiştir. Freud’un açtığı bu yolda özellikle Anna Freud, Melanie Klein, Otto F.Kernberg, Carl Gustav Jung, James F. Masterson gibi pek çok kuramcı çalışmıştır. Bu ve daha pek çok kişi sayesinde insan davranışları hakkındaki gizem perdesi biraz daha aralanmıştır.
Psikolog Gökhan Akbağ
2 Yorum
[…] Psikiyatri tedavisi de aynı psikoterapiler gibi online olarak sağlanmaktadır. Çevrimiçi terapi hizmeti sayesinde psikiyatristler de hastalar ile görüşmeler sağlamakta ve onlara ilaç reçeteyebilmektedirler. […]
[…] Ayrıca bakınız: https://www.cemilcelik.com.tr/psikoloji-nedir/ […]